2.dalga olmazsa Kasım gibi talepler karşılanır

Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, “Eylül-Ekim’den sonra korkulduğu gibi ikinci dalga olmazsa, fabrikalar üretimi durdurmazsa, Eylül-Ekim’den sonra tam kapasiteye geçilirse, Ekim-Kasım gibi talebe yetişmeye başlarlar” dedi.

Tam kapasite için güven ortamı şart

Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış Üst Yöneticisi (CEO) Ali Haydar Bozkurt, birikmiş birkaç senelik talebin yanı sıra bu senenin talebi de eklenince müşterilerin 2-3 ay araç beklemek zorunda kaldığını belirterek, “Bu durum çok uzun sürmez gibi hissediyorum. Eylül-ekimden sonra korkulduğu gibi ikinci dalga olmazsa, fabrikalar üretimi durdurmazsa, eylül-ekimden sonra tam kapasiteye geçilirse, ekim-kasım gibi talebe yetişmeye başlarlar. Şu anki fotoğraf onu gösteriyor.” dedi.

Bozkurt, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) pandemisinin ilk dönemlerinde çok ağır şartlar olduğunu, o dönemde bayilerin tamamen kapanmadığını ve böyle bir süreci hem çalışanların hem müşterilerin güvenliği açısından en üst düzey önlemlerle geçirdiklerini söyledi. 

Haziran’dan itibaren yoğun bir araç talebi olduğunu dile getiren Bozkurt, “2018’den itibaren ertelenen bir talep vardı. Hem filo hem perakende pazarı çok düşmüştü. Araçlar belli bir yaşa geldi. Değişim zamanı geldi. Özellikle bireysel müşteriler toplu taşımadan ziyade bireysel araçlarını kullanmayı güvenli bulduğu için alım başladı.” dedi.

Bozkurt, Toyota özelinde tam kapasiteye geçişle ilgili sürece değinirken, “Toyota’da bir an önce tam kapasiteye geçmek isteniyor. Ancak hastalık bitti diye bir durum yok. Hastalık bitmedi. Önlemleri gevşetmemek lazım. Bizde azalmış olabilir ancak dünyada devam ediyor. Dünyada seyahat trafiği olduğu sürece bu hastalık riski hep var. Azami dikkat ederek günlük hayatı devam ettireceğiz. Her şeyi durdurma şansımız yok. Hiçbir sistem bunu aylarca kaldıramıyor. Toyota’nın da normal sürece geçme isteği var. ‘Şu tarihten sonra tam kapasiteye geçeriz’ diyemeyiz, net bir tarih yok. Güven ortamı ne zaman oluşursa tam kapasiteye geçerler.” diye konuştu.

Ali Haydar Bozkurt

2. eldeki gelişmenin muhatabı distribütörler değil

Bozkurt, sıfır araç bulunurluluğunda yaşanan sıkıntının ikinci el de dahil olmak üzere fiyatları etkilemesine dair, “Bu konu; iç içe olan ve kavram karmaşası yaşanan bir konu. Birincisi üretimle ilgili sıkıntı, bir arz sıkıntısı oluşturuyor. Üretimin tam kapasite olmaması ve 2 yıldır bekleyen talebin devreye girmesiyle arz sıkıntısı iyice büyüdü. Burada tabii şu var; fırsatçılıklar var piyasada. Nasıl var? Piyasadaki ikinci el araç fiyatlarının artması distribütörlere, bayilere soruluyor. İkinci el araç piyasası bizim işimiz değil. Biz sıfır araç satarız. Sokaktaki vatandaş arabasını istediği fiyata ilana koyuyor. Koyabilir. Serbest piyasa… O fiyata satar veya satamaz. O fiyata da çıkıp biri alıyorsa ona da kimse bir şey diyemez. Ama ikinci el piyasasındaki gelişmenin muhatabı distribütörler değil. ‘Sıfır bulunmadığı için ikinci el fiyatları artıyor’ deniliyor. Bunun çok az etkisi olduğunu düşünüyorum.

Sadece otomobilde değil, her üründe ikinci el fiyatı sıfıra göre belirlenir zaten. Bugünlerde yaşanan sıkıntı şu; firmalar ikinci elin artmasına neden etki edemez biliyor musunuz? Bayinin elindeki aracın bir liste fiyatı var. Liste fiyatından satılır araba. Ama bazıları arabasını satın aldıktan sonra üzerine 20 bin lira fark koyarak ilana koyuyorsa bizim elimizden bir şey gelmiyor. Çözüm; ikinci el alım-satımıyla ilgili bir düzenleme var. Bu düzenleme, uzun zamandır erteleniyor. Bu yasanın bir an önce çıkması lazım. Bayi fiyatını söylüyor, satıyor. Ertesi gün alan kişi fırsatçılık yapıyor. Bayi bunu anlayamaz. Takip de edemeyiz bunu. Ancak bu fırsatçılığı engellemek için bu düzenleme devreye girse ikinci eldeki başı bozuklukların hemen önüne geçeriz. Bence o konu daha fazla ertelenmemeli.” şeklinde konuştu.

Yıllar bazında otomobilin fiyatı avro bazında aynı kalmış

Ali Haydar Bozkurt, ikinci olarak ise sıfır araç fiyatlarının artışından da çok şikayet bulunduğunun farkında olduklarını aktararak, “‘Distribütör firmalar fırsatçılık mı yapıyor?’ diye düşünülüyor. Çok rekabetçi bir sektördeyiz. Rekabetçi olmak için fiyatını olabildiğince aşağıda tutmaya çalışıyor firmalar. Zaten fiyatı afaki bir şekilde arttırırsa firma ürünü satamaz. Otomobil sektöründe fiyatı belirleyen şey avro kurudur. Yeni araçlar, o günün kuru neyse o fiyattan geliyor. 2016 ve 2017 yılına baktığımızda, mesela Corolla modelinin liste satış fiyatı neyse o günkü avro kuruna bölerek baktık. Bu araç o zaman 23 bin avro civarındaydı. Yani 3 senelik fiyatlara bakıyorum, bu araç 23 bin avro civarında. Yani aslında baktığınız zaman yıllar bazında bu ürün avro bazında aynı kalmış, şimdi de aynı… Örnek vereyim; 2017 yılı mart ayında Corolla 1.6’nın kampanyalı indirimli liste fiyatı 23 bin 919 avro, yani o günkü kura bölüyorum 3,83’müş kur. Arabanın fiyatı 91 bin 750 liraymış. Bu arabanın birebir aynısı yıllar geçtiği için tabii bulunamıyor, araçlar değişiyor. Bu arabanın bugünkü fiyatı (birebir aynısı değil) 186 bin 950 TL. Kur, 8,16 TL. Avro bazında ise 22 bin 903 avro. Aracın 3,5 yıl içindeki seyrini söylüyorum. Hani diyorlar ya ‘kur bu kadar artmadı ki araba niye arttı?’. Bu arabaya ilave ekipmanlar koydukça bize hep avro bazında da zam yapmış üretici. Buna rağmen bu aracın fiyatı avro bazında aynı seyrini korumuş. Bir sebep daha var. Araçların fiyatlarını kafamıza göre arttıramayız. ÖTV bareminden dolayı biz fiyatları artıramayız. ÖTV baremleri var. 1 lira geçtiği anda araç bir üst ÖTV baremine geçiyor, bir bakıyorsunuz bu 1 lira yüzünden arabanın fiyatı birden 20 bin lira artıyor.” şeklinde konuştu.Bozkurt, “Temmuz ayındaki rakamlarla giderse 700 binleri bulur” diye de ekledi.

otohavadis@gmail.com

Diğerleri

Yorumlar

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz